21 Ocak 2024 Pazar

ARAPÇA SEMBOLLERİN MANALARI

ARAPÇA SEMBOLLERİN MANALARI:

ا
ELİF: Data, İleti, Veri, Ham madde

ب
BE: Eş, Denk, Karşılık, Çift, ( Benzer, Terazi, Ayna, Simetri, Taraflar, Birbirini Bütün Olarak Tamamlayan.)

ت
AÇIK TE: Ayırma, Seçme, Ayrılık, Seçim, Tercih.

ة
YUVARLAK TE: Toplum, Paylaşım, Bölmek, Bölünmek.

ث
SE: Üretme, Üretim, Artma, Çoğalma, Fazla, Aşırı, Toplu.

ج
CİM: Konum, Konumlanmak, Konumlandırmak.

ح
HA: Kavram, Kavramak, Kuşatmak, Kuşatıcı, Sarmak.

خ
HI: Yaratmak, Meydana Getirmek, Yapmak.

د
DAL: Yön, Yönlendirmek, Yönelmek, Aktarım, Aktarmak.

ذ
ZEL: AN, Parça, Sınırlı, Kısım, Bölüm, (Kısmi, Noksan, Kusur, Hata.)

ر
RE: Taraf, Yol.

ز
ZE: Hakim, Hüküm, Hükmetme, Karar, Yasa, Kanun, Erişim engeli, Erişim yasağı.

س
SİN: Hareket, Titreşim, Frekans, Canlılık ,Yükleme, Yüklenme.

ش
ŞIN: Se ve Sin harfi birleşimi, Fazla Yükleme, Toplu Yükleme, Fazla Yüklenme, Fazla Hareket, Fazla - Titreşim, Frekans, Canlılık, Aşırı hareket, Toplu hareket vb, DUYGU DURUMLARI ( Öfke korku aşk vb... )...

ص
SAD: Zikir, Bağ, Bağ kurmak, Bağlamak, Bağlanmak, (Birlik, Güç, Birleştirmek.)

ض
DAD: Karşı Güç, Baskı kurmak.

ط
TI: İndirmek, Basit, Alçak, Kolay.

ظ
ZI: Sabit, Sert, Katı, Meta, Madde, Fiziki, (Karanlık.)

ع ء
HEMZE ve AYN: Başlangıç, Nokta, Odak, Orijin, Merkez, (ARŞ, Zerre.)

غ
ĞAYN: Bilmeyen, Hissetmeyen, Bilinmeyen, Hissedilmeyen, Bilinmezlik

ف
FE: Düşünmek, Gizli, Gizlemek, Örtmek, Kaplamak, Sessiz.

ق
KAF: NUR, RUH, Bilinç, İdrak etmek, Aydınlık.

ك
KEF: Süreklilik, Bütün, Bütünlük, Her … Zerreden Bütüne Her şey ve bölüm, taksim, kısım, pay, paylaşım; İç içe, üst üste yapıların, varlıkların bölümleri veya tamamı. (Kuark lar bir bütün onların oluşturduğu Nötron Proton Elektronlar ayrı ayrı bütünlükler, hücre bir bütün, oluşturdukları organlar bir bütün, oluşturdukları insan bir bütün gibi ve bunların sürekliliği)

ل
LAM: Biçim, Şekil, Kod, Suret.

م
MİM: Nefs, Sahip, Sahiplik, Kazanım, Benlik.

ن
NUN: Açığa çıkarmak, Açık, Açıklamak, Açılmak, Olmak, Oluşmak.

و
VAV: Belirlemek, Beliren, Belirgin.

ه
HE: Göstermek, Görünmek, O, İşaret etmek.

لا
LAMELİF: Yok, Yokluk.

ي
YE: Var, Varlık.

YA'SİN VE İNSAN

YA'SİN VE İNSAN;

YA’SİN; VAR OLUŞSAL FİİL

İNSAN; “Olacakları hareketi ya da hareketleri ile olduran” meşrep dili ile söyleyecek olursak “olacakları fiili ya da fiilleriyle olduran”


“İNSAN” kavramına Esma gözüyle bakarak ilerleyelim; Allah Tek fiilde yani “KÜN” emri ile Külli Şey’in mertebesinde bir fiiller mekanizmasını devreye sokmuştur.


Burada ilk Halk edilen aslında “İNSANDIR” ki KUR’AN mekanizmasının da başlayarak devreye girmesi ile İNSAN HALK edilmiştir.

KUR’AN; “RUH-NUR (Enerji-VAHY) YOLUYLA OLDURULANLAR” anlamındadır yani KUR’AN’ın da her ne kadar Zahiri bir anlamı olsa da Batıni bir anlamı da tabi ki vardır.

İşte bu “OLDURULAN ALEMLER” içerisinde “ADEM” en son silsilede yer almaktayken Adem’e İnsan denilen bu kavramsal potansiyelin yüklendiğini görüyoruz.


Melaiketihi kapsamındaki Secde aslında bu potansiyele Amir nezdinde gerçekleşmekte ki Adem’i oluşturan bütünsel mekanizma “MERKEZİ” bir yönetimle girdi çıktı ilişkisi yaşayarak bir bütünün harmonisini oluştursun.

İşte burada Adem yaratılış silsilesinin en altında bulunmasına rağmen İnsan potansiyeli boyutunda Kün emri ya da Kur’an’i Alemler mekanizmasının ilk muhattabı konumuyla bütün ara alem varlıklarıyla beraber merkezi bir girdi çıktı yönetimiyle bir bütünü oluşturarak kainatın minyatür bir modeli yani çekirdeği haline gelebilsin.

İşte bu yüzden kavramlar varlıklara yüklenir fakat bu kavramlar varlıklarda sınırlı yönleri ile anlaşılabilir hale gelir ve bu yüzden kavramlara sınırsız bakış yakalandığında iki uçlu bakış kaçınca yani sınırlı ve sınırsız bakış, sınırlı olanlara sınırsızlık atfedilerek anlamından dışa kaydırılabilir. Bu yüzden bu tür kavramlara sınırlı ve sınırsız daha doğrusu teşbih ve muhkem farklarıyla bakabilmek çok önemli!

Külli Şeyin mertebesindeki “HAMD ALANI” yani “BİLDİRİ ALANI” olan “MUHAMMED’İ MAKAM” olmadan biz bildiri ya da fiil işleyemeyiz bizim İlahlığımız ve İnsan kavramımız orayla ilişkili ama İlahlığı üst boyuta taşımak gerekirse Allah’ın bildiricisi yani İlahı yoktur olamaz da ama bizim Bildiricimiz yani İlahımız mevcut bu minvalde bizden İlahlık potansiyeli yani bildiricilik işler fakat Gerçek veya Bağımsız manada İlahlığımız yoktur! “LA İLÂHE İLLA ALLAH”


İnsanlığın başladığı ya da Bildirilen olma yani Abd ya da Kulluk boyutu ile bildiriyi alır, İnsanlık sıfatı ile fiillerimizi en üst boyuttan işleriz ve bu bütün alt boyutları en üst ya da birinci mertebeden etkiler. İşte bu da olacakları fiilleriyle oldurma noktasında bize yani insanlara verilmiş olan bir durumdur ki bütün Alemlere bu bakımdan yön veren bizim işlemiş olduğumuz özgür fiillerimizdir! Bu yüzden işlediğimiz en ufak bir fiil bile bütün Alemleri birinci mertebede etkilemektedir!


Bir başka yönden bakacak olursak ta Allah esmasının özel isim olduğunu söylerler ya da anlamı yoktur derler! Fakat bu hayatta anlamsız hiçbir şey yoktur.


ALLAH ESMASI; “Verilere (Ham maddeye) ard arda biçim vererek görünür kılan ( İşaret edilir hale getiren)” anlamındadır.

Bu İsimde aynı İnsan ismi gibi kavranılabilir fakat ne dedik? Teşbih ile Muhkem farkı sınırlı olanın sınırsız olana atfedildiğinde ortaya çıkar keza taşımakla sahip olmak arasındaki fark gibi!


İşte ALLAH ESMASINDA ortadaki çift LAM harfi ard arda biçim vermeyi yani yine hareket ya da frekans olayının meşrep dilinde Fiil İşlemenin tetikçisi ve “SİN” harfinin anlamıdır. Zaten SİN harfi çitf LAM harfinin harmonisidir.

İŞTE İNSAN DA; YA SİN’İN YANİ VAROLUŞSAL FİİLİN MERKEZİNDEDİR.

NİMET VE RIZIK

NİMET VE RIZIK; 

NİMET: Saf enerji boyutundan edinilen geri dönüşümsüz varlıklardır.

RIZIK: Geri dönüşümsel enerjilerden edinilen varlıklardır.
Başlangıçsızlıktan bize doğru sürekli bir enerji akışı gerçekleşmektedir en üst boyutta ilk Ruhlar alemini yapılandıran bu enerji akışı alt alemlerdeki diğer bütün parçacıkların enerji edinimlerini sağlamaktadır yani Ruhumuz da bir üst boyut olan HAMD alanından beslenmektedir. Böylelikle Ruh parçacıkları etrafında yine gelen enerjisel katmanlar misali dışa yayılan ve tüketilen enerjilerden açığa çıkan katmanları oluşur bu şu anki her bir parçacık için de geçerlidir. Kur'an da buna "Tisate Aşr" yani 19 sistemi denmektedir bu sistemdeki ''Levvahatun LilBeşer'' işte bu enerji katmanlarının yani Levhalarının o merkez üzerinden karşılıklı olarak üretilen frekanslarla yol aldığı sistemin adıdır. İşte bu sisteme bağlı her tür edinilen varlıklar NİMET olarak değerlendirilebilir.
Alt alemlerde tabi ki en üst Alemdeki gibi sonsuz bir akış değil döngüsel bir yapılanma mevcuttur. Bu döngüsel yapılar arasında da belli Hükümlere bağlı enerjisel değişim ve dönüşüm kriterleri mevcuttur. İşte en küçük Parçacıkların birleşerek oluşturduğu bu alemlerde de bir değişim ve dönüşüme bağlı enerjisel aktarımlar tabi ki Hükümlerle yani belli kanunlarla bir birini beslemektedir. İşte bütünleşerek bir varlık halini almış olan bu yapılar bu sistemin içerisindeki diğer yapılardan beslenmek zorundadır ki sistem onu da dönüşüme sokarak varlığını hemen sonlandırmasın işte bu mekanizmada oluşturulan geri dönüşüme Rezzak mekanizması geri dönüşümsel enerji varlıklara da Rızık denmektedir.
İşte bu Alemler arası varlıklar yaratılış safhalarına göre üstünde bulunan bütün alemlerden belli Hükümler altında beslenebilme kabiliyetine de sahiptir.



MÜSEMMA

MÜSEMMA;

Bir bardak düşünün ki içinden hiç bir şey içilmemiş olsun bardağın amacı bellidir fakat henüz içinden su dahil içilmemiştir bu bardak su içildiğinde mi bardak olur yoksa zaten su içilebilme potansiyeli bu bardakta vardır da müsemması su içildiğinde mi ortaya çıkar.
Bir erkek düşünün ki babalık potansiyeli mevcut ama henüz çocuğu olmamış olsun bu kişiye baba diyecek kişi yoktur fakat bu kişi babalık potansiyelini taşır ne zaman ki çocuğu oldu bu potansiyelin müsemması yaşanır.
Örnekler çoğaltılabilir. Ha keza bir erkekte babalık potansiyeli mevcut olsa da annelik potansiyeline sahip değildir yani ne yaparsa yapsın bir kadının özelliklerine sahip olamadan yani onun potansiyellerini taşımadan anne olması ve bu müsemmayı vücuda getirmesi imkansızdır.
İşte görüldüğü üzere her ismin bir potansiyeli vardır ve bu potansiyelin gereği gerçekleştiğinde müsemması yaşanır.
Eğer o isme yada potansiyele zaten sahip değilseniz o isme ait sonradan bir müsemmayı ortaya çıkaramazsınız.
Buradan şu anlaşılır ki Esmalar zaten “VAR” da bulunan potansiyellerdir ancak işleme geçtiklerinde müsemmalarının yaşanması bu potansiyellerin önceden olmadığı anlamına gelmez. Yani Külleha Esmae potansiyeline sahip olan insan da bulunan bu potansiyeller mevcuttur ama müsemması yaşanmamış olabilir. Keza Mutlakta da hal böyledir.

AHAD, VAHDET, KESRET

AHAD, VAHDET, KESRET;

Ahad’lik Kuşatıcılık ya da Kapsayıcılık üzere Bütünlük ama Sınırsız Bütünlüktür bu bakımdan Tamdır yani tamamlanmaya ya da gelişmeye ihtiyaç duymaz ama bizler sınırlı varlıklar olarak gelişmeye ya da tekamüle muhtacız işte bu ayırımı yapmazsak Allah gelişmeye muhtaç gibi gösteririz bu ise Ahad’lik potansiyeline uymaz. Biz her ne kadar parçadan bütüne ilerlesek te asıl olan bütünde parçalar yoktur, bu olursa yine Tekliğe aykırı durum söz konusu olur fakat bu bütünlük yani kusursuz homojen tekillik Kün potansiyelinde bir etki ile Nurunu kesrete yani parçacıklara dönüştürerek sonsuz bir akış ile bir yaratım gerçekleştirmiştir yani kesret ya da parçasallık sonradan olan yada yaratılan bir olgudur. Dediğim gibi parçadan bütüne ilerledik ama asıl olanın parçasız bir bütünlük olduğunu anlamamız parçaların ise yaratık olduğunu anlamamız ama yine O'nun nurundan yani O'ndan olduğumuzu anlamakla bu bütünlüğü ve ayrıştırmayı iyi bir çizgi de gerçekleştirmemiz gerek.

NEDEN HER ŞEY SOMUT

 Bismillahirrahmanirrahim…

NEDEN HER ŞEY SOMUT;

Rahman, Rahim sırasıyla Yaratım, Yaşatım odaklı ayrılmaz bir bütündür.
Şöyle ki vücutsuz fiil olmaz vücut var hayat yoksa fiil yine olmaz vücut ve hayat varsa fiil de var üçü bir arada yani.
Bu yüzden Rahman Zat yani Vücutla Rahim Sıfat yani Hayatla ilişkilidir en basitinden.
Bu bedenimiz yani hayvani bedenimiz bizim Fenai Zatımız yani geçici Vücudumuz kendini bilme yolculuğu ise bir ben var benden içerideki o asıl zata kalıcı zata yani Bekai Zata olan yolculuktur.
Bu yolculukta kişi hem kendini hem Allah'ı arar, kendini bulduğunda Allah'ı da bulur bir bakıma yani işte o asıl zatıyla irtibatlanması hali ruhsal uyumlanma alanına geçişle olur burada sıfat gibi duran orada zat oluverir asıl vücut o oluverir ve ona hayat vereni de görür alt alemlerdeki bedeninin ise oradan geldiğini anlar ve geçici bedeni ile işlediği bütün fiilleri bu Amir yani Asıl zatı ile ilişkili olduğunu artık bilir. Bu zat bu bedende soyut dursa da aslında somuttur ve keza yine somut bir enerji akışı onu sürekli yapılandırmaktadır.
Kendisinin fiil işleme olayının vücut ve hayatla ya da zati ve subuti sıfatlarla ilişkili olduğunu anladığında İNSAN, Yaratım fiilinin işlenebilmesi için yine en basitinden bir vücut ve hayat sahibi ile gerçekleştiğini artık BİLİR soyut olan somutlaşır. Şehadet gerçekleşir.

HER AN YEPYENİYİZ

HER AN YEPYENİYİZ;

Vücudumuzu oluşturan en küçük Yapı parçacıkları en üst saf nur (enerji) ile yenilenmektedir bir önceki enerji kütlesi yeni gelen enerji kütlesiyle beraber bir üst katmana geçmekte Evrenin sabit kütle çekim kuvvetinden fazla olanlar yayılım yapmakta her kademede genişleyen bir yapıya sahip her bir parçacık.
Yani Allah Halk ederken hiçbir zaman bir önceki enerjiyi kullanmıyor onlar beka alemine doğru yol alarak önceki anların kayıt sistemini oluşturuyor.

Böylelikle Tisate Aşr yani 19 üzere denilen çekirdek ve katmanlarından oluşan ve her an genişleyen bir
Levvahatun Lilbeşer yapısı hafıza sistemi beka aleminde tutuluyor. İşte bu parçacıklardan bir parçacık AMİR, Sen onda ve katmanlarında kayıtlısın…

Genişleyen bir veri tomarısın…